Kategori: SAĞLIKTA ŞİDDET
Hekime Şiddet Bu Kez Sendikadan Geldi
Hekime yönelik şiddet ne yazık ki sağlık alanının en öncelikli sorunlarından biri olmaya devam ediyor. Gün geçmiyor ki bir şiddet ve öfkenin hedefi olmayalım. Bu kez hekime yönelen şiddet bir hastadan, hasta yakınından gelmedi. Sözde sağlık çalışanlarının hakkını savunmak için kurulan bir sendikanın yöneticileri yoğun bakım servisinde görev yapmakta olan yoğun bakım uzmanı bir hekimi hedef aldılar. Eskişehir Şehir Hastanesi Yoğun Bakım Servisi’ne gelen Sağlık Sen Eskişehir Şube yöneticileri hastanenin ve hekimliğin tüm kural ve uygulamalarını hiçe saydılar, hasta mahremiyetini önemsemediler. Yoğun bakım servislerine ziyaretin kuralları olduğunu, yoğun bakımların özel alanlar olduğunu kendilerine hatırlatan yoğun bakım uzmanı hekim arkadaşımızı tehdit ettiler. Oysa hekim arkadaşımızı tehdit edenler sağlık meslek mensubu olmalarına ve hastane içinde uyulması gereken kuralları çok iyi bilmelerine rağmen biz her şeye muktediriz, biz güçlüyüz diyerek hastaların da yaşamlarını tehdit eder bir biçimde yoğun bakıma tüm uyarılara rağmen girme özensizliğini gösterdiler. Muhatabımız hekimlerdir, buradan tüm hekimlere sesleniyoruz. Biz hekimler yaşatmaya yemin etmiş bir mesleğin mensupları olarak hekimliğin gereklerini yapmaya ısrarla devam edeceğiz. Biz hekimler sağlık alanındaki şiddete kimden gelirse gelsin teslim olmayacağız ve sonuçta kabalığın, hoyratlığın değil bilgeliğin, alçak gönüllülüğün üstün geleceğini göstereceğiz. Biz hekimler sağlık kurumlarımızın, kliniklerimizin birkaç zorbanın, iş bilmezin istediği gibi değil, uluslararası hekimlik uygulamalarının gerektirdiği şekilde yönetilmesini sağlayacağız. Biz hekimler hekimi diğer sağlık çalışanlarıyla düşmanlaştıran politikalara teslim olmayacağız, aksine ekip olmanın kıymetini bileceğiz ve çalışmalarımıza bu doğrultuda devam edeceğiz. Biz hekimler güçten beslenen zorbalığa teslim olmayacağız. Bu saldırılara karşı her zamankinden daha fazla bir araya geleceğiz, daha fazla kenetleneceğiz. Hekimliğin gücü ve bilgeliği tüm zorbalıkları yenecek kudrete sahiptir. Saygılarımızla. Eskişehir Tabip Odası Yönetim Kurulu
Devamını okuyun...Sağlık Çalışanlarına Yönelik Şiddetin Önlenmesi İle İlgili Türk Tabipleri Birliği Önerileri
Sağlık Bakanlığı tarafından yürürlüğe konulan ‘Sağlık Kurum Ve Kuruluşlarında Hasta Ve Çalışan Güvenliğinin Sağlanması Ve Korunmasına İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Tebliğ’inin 18. maddesinde sağlık çalışanlarına ve hastalara yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla yapılacak çalışmalara ilişkin düzenleme yapılmıştır. Bu maddede yer alan çerçeveye bağlı kalınarak sağlık kuruluşlarında şiddetin önlenmesi hakkındaki düzenlemenin geliştirilmesine yönelik görüşlerimiz sunulmaktadır. 1- Tebliğ 18/a “Sağlık kurum veya kuruluşu tarafından, fiziksel saldırılara karşı gerekli tedbirler alınır ve prensipler belirlenir.” bendi kapsamındaki önerilerimiz: Risk değerlendirmesi yapılır Risk değerlendirmesinde görev alacak personele eğitim verilir. (şiddetin tanımı, çalışan sağlığı ve güvenliği ile ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına ilişkin mevzuat, yöntem, temel yaklaşımlar konularında) Risk değerlendirmesinde; işyerinin “şiddet açısından” riskli bölümleri, hangi meslek grubunun daha çok ne tür riskle karşı karşıya kaldığı, şiddet eylemlerinin hangi saatlerde ve ne tür çalışmalar/girişimler sırasında meydana geldiği, saldırganların daha çok kimler olduğu (hasta, hasta yakını, sağlık çalışanları, diğer) araştırılır. Risk değerlendirmesi sonrasında öncelikli alanlar belirlenerek bir çalışma programı oluşturulur. Program sağlık kurumu yönetiminin onayına sunulur. Çalışma programları altı aylık dönemlerle gözden geçirilir ve uygulama sonuçlarına göre gerektiğinde yapılan değişikler uygulanmasını sağlamak amacıyla sağlık kurumu yönetimine bildirilir. Şiddet içeren eylemlerin önlenmesi amacıyla çalışanlar için eğitim programları oluşturulur. (Bu kapsamda hekimler başta olmak üzere hasta ve hasta yakınları ile teması olan tüm çalışanlar için iletişim, deneyim paylaşımı, stres yönetimi ana başlıklarında eğitim programı oluşturulur. Bu eğitim programları sağlık çalışanlarının çalıştığı birim ve yürüttüğü görevler dikkate alınarak hazırlanır ve uygulanır. Bu programlara kaynak oluşturmak üzere klavuzlar hazırlanır.) Risk değerlendirmesi sonrasında işyerinin riskli olduğu tespit edilen yerlerinde uzman görüşü de alınarak yapılması gereken fiziki değişiklikler belirlenerek yönetime sunulur. Çalışanların sözel, fiziksel ve psikolojik şiddete uğradıklarına ilişkin bildirimler için bir kayıt sistemi oluşturulur. Kayıtlarda; şiddete uğrayan personelin görevi, hangi birimde ve kim tarafından şiddete uğradığı, maruz kaldığı şiddetin türü, olayın saati ve oluş şekli, varsa olaya tanık olan kişilerin bilgileri, güvenlik görevlilerinin müdahalede bulunup bulunmadığı bilgilerine yer verilir. (Birliğimizce hazırlanmış bir form taslağı bulunmaktadır.) Kurumda şiddet olayları ile ilgili kayıtlar rapor haline getirilerek altı aylık dönemlerle temmuz ve ocak ayı sonuna kadar hastane yönetimi aracılığı ile İl Sağlık Müdürlüğü ve Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğüne gönderilir. Bu çalışmaları yürütmek üzere her kurumda “Şiddeti Önleme Birimi” adı altında bir birim oluşturulur. 2- 18/b) “Özellikle çalışanların şiddete maruz kaldığı durumlarda çalışanın şikâyetlerini değerlendirecek ve üst yönetimin desteğini hissedeceği bir düzenleme yapılır” ve 18/c) “Bu tür durumlara müdahale edecek ve 24 saat esasına dayalı olarak görev yapabilecek nitelikte sorumlu bir ekip bulundurulur” bendleri kapsamında önerilerimiz: Kurumda aşağıdaki üyelerden oluşan bir “Şiddeti Önleme Birimi” oluşturulur. Hastanelerde başhekim, başhekim yrd,(diğer sağlık kuruluşlarında kurum yöneticisi hekim). Şiddetle daha sık karşılaşan ünite temsilcileri Şiddetle daha sık karşılaşan sağlık mesleği mensuplarından birer temsilci Sağlık kurumu yönetimi tarafından aşağıdaki görevler yerine getirilir: Şiddeti Önleme Birimi tarafından risk değerlendirmesi sonucunda tespit edilen güvenlik önlemlerinin uygulanması sağlanır. Risk değerlendirmesi sonrasında işyerinin riskli olduğu tespit edilen yerlerinde birim tarafından önerilen fiziki değişiklikler gecikmeksizin yapılır. Kurum güvenlik görevlilerinin ve varsa hastane polisinin, sağlık personeline yönelen şiddet eylemlerini, oluşturulacak birime, başhekimliğe, adli makamlara ve kolluğu bildirmeleri için gereken önlemler alınır. Kurum yönetimi tarafından sağlık kuruluşundaki görevinden dolayı yöneltilen şiddet olaylarında faillerin adli makamlara bildirilmeleri, soruşturma ve davalara müdahil olarak izlenmesi için gerekli çalışmalar yapılır. Her ilde, il düzeyindeki çalışmaları koordine etmek ve desteklemek amacıyla bir Şiddeti Önleme İşbirliği Kurulu oluşturulur. İl Sağlık Müdürü Başkanlığında, ilde oluşturulan bütün Şiddeti Önleme Birimi temsilcileri ile Tabip Odasından bir üye, sağlık işyerlerinde örgütlü sendikalardan birer üye ve diğer sağlık çalışanlarının mensubu olduğu meslek odaları ve kuruluşların birer temsilci ile katıldıkları İl Şiddeti Önlemi İşbirliği Kurulu oluşturulur. Kurul üyelerine şiddeti önleme birimlerinin hazırladıkları şiddet olaylarına ilişkin raporlar ile çalışma raporları ve eylem programları toplantıdan bir hafta önce gönderilir. Toplantılar an az yılda iki defa yapılır. Bu toplantılarda raporların bu kurul tarafından değerlendirilmesi, yapılarak uygulamaya yönelik öneriler kararlaştırılır ve ilgili kurumlara yazılı olarak bildirilir ve uygulanmaları sağlanır.
Devamını okuyun...Hekime Yönelen Şiddette Hukuki Çalışmalar
Hekime Yönelen Şiddette Hukuki Çalışmalar* (Sağlıklı ve Güvenli Koşullarda Çalışma Hakkı, Hakkın gerçekleştirilmesinde Sorumlular, olası Müdahale Türleri) Başta hekimler olmak üzere sağlık çalışanlarına yönelen şiddet olaylarında ciddi bir artış gözlenmektedir. Bu nedenle sağlık çalışanları için sağlıklı ve güvenli çalışma koşullarının oluşturması acil gereksinim haline gelmiştir. Çalışmamızda bu alanda sürdürülen çalışmalara katkı sağlayabilmek amacıyla; Hekimlerin çalışan olmaktan kaynaklanan sağlıklı ve güvenli koşullarda çalışma hakkı, Sağlıklı ve Güvenli Çalışma Koşullarının ihlalinde idarenin hizmet kusuru ve işverenin hukuki sorumluluğu, Kamu kurum ve kuruluşlarının, amirlerin ve güvenlik görevlilerinin çalışma güvenliğinin sağlanmasındaki görevleri Hekime yönelen şiddetin türleri, Hekimlere yönelik şiddet eylemlerini gerçekleştirenler hakkında başlatılacak hukuki süreçte kamu kurum ve kuruluşlarının rolü, Öneriler, başlıkları altında düşüncelerimiz sunulacaktır. I- HEKİMLERİN(SAĞLIK PERSONELİNİN) SAĞLIKLI VE GÜVENLİ KOŞULLARDA ÇALIŞMA HAKKI Hekimler, çalışan olmaktan kaynaklanan güvenli ve sağlıklı koşullarda çalışma hakkına sahiptir. Sağlık çalışanlarına yönelen şiddet ise bu hakkı ihlal etmektedir. Sağlıklı ve güvenli koşullarda çalışma hakkı gerek uluslararası sözleşmeler, gerekse Anayasa ve diğer hukuksal düzenlemeler ile güvence altına alınmıştır. 26 Şubat 1965 tarihinde yürürlüğe giren ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından 18 Ekim 1961 tarihinde imzalanan ve 16 Haziran 1989 tarihinde onaylanan Avrupa Sosyal Şartı’nın II. bölümünün 3. maddesiyle akit taraflar, tüm çalışanların güvenli ve sağlıklı koşullarda çalışma hakkını etkili bir biçimde kullanabilmesini sağlamakla yükümlü kılınmıştır. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 23. maddesinde herkesin elverişli koşullarda çalışma hakkı olduğu düzenlenmiştir. Yine Türkiye tarafından onaylanan Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’nin 7. maddesinde taraf devletlerin adil ve elverişli çalışma koşullarından yararlanma hakkını kabul ettiği ve bu hakkın güvenli ve sağlıklı çalışma koşullarını kapsadığı ifade edilmiştir. Aynı şekilde Anayasa’nın 48. maddesinde devletin çalışanları korumakla yükümlü olduğunun altı çizilmiştir. Devlet, güvenli ve sağlıklı çalışma koşullarını bütün çalışanlar yönünden oluşturmakla yükümlüdür. Bu yükümlülüğü kamu sağlık kuruluşlarında doğrudan, özel sağlık kurum ve kuruluşları açısından ise iş güvenliği ve sağlığı için gerekli politikaların oluşturulması ve denetimlerin yapılması şeklinde ortaya çıkmaktadır. Nitekim Türkiye tarafından 07.01.2004 tarihinde onaylanan Uluslararası Çalışma Örgütü İş Sağlığı ve Güvenliği ve Çalışma Ortamına İlişkin 155 Sayılı Sözleşme’nin 4. maddesinde üye devletlerin çalışma ortamında bulunan tehlikelerin önlenmesi için gerekli tedbirlerin alınmasına ilişkin politikaları belirlemesi gerektiği, 161 sayılı İş Sağlığı Hizmetlerine İlişkin Sözleşme ile de üye devletlerin bu politikaların uygulanmasını sağlamakla yükümlü olduğu ifade edilmiştir. Ulusal mevzuatımızda bu durum İş Kanunu’nun 77. maddesinde işverenin idare tarafından belirlenen söz konusu politikalara uyarak iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli önlemleri almak zorunluluğu olarak düzenlenmiştir. Güvenli ve sağlıklı çalışma ortamı, çalışanlar için bir hak olmanın yanı sıra bir kamu hizmeti olarak sunulan sağlık hizmetinin ve hasta haklarının da gereğidir. Kamu hizmeti genel ve kollektif ihtiyaçları karşılamak ve tatmin etmek, kamu yararını sağlamak için icra edilen ve umuma arz edilmiş bulunan düzenli ve sürekli faaliyetler olarak tanımlanmaktadır.[1] İdare kamu hizmetlerini şartlara ve gereksinimlere göre en uygun, bu gereksinimleri karşılayacak şekilde ve istikrarlı olarak yönetilenlere sunmak, yönetilenlerin bu hizmetlerden gereği gibi faydalanmasını sağlamak zorundadır. Böylece hekimlerin güvenli çalışma koşullarında sunacağı sağlık hizmeti, tedaviye ulaşma ve sağlık hakkının bir diğer deyişle hasta haklarının korunmasını da beraberinde getirecektir. II- SAĞLIKLI VE GÜVENLİ KOŞULLARDA ÇALIŞMA HAKKININ İHLALİNDE İDARENİN HİZMET KUSURU VE İŞVERENİN HUKUKİ SORUMLULUĞU a. İdarenin Hizmet Kusuru Tabip odalarının sağlık personeline yönelen şiddetle ilgili çalışmaları; idarenin yürütmekle görevli olduğu kamusal sağlık hizmetinin kuruluşunda, düzenlenişinde ve işleyişindeki ortaya çıkan bozukluk, aksaklık ve boşluğun hekimlere yönelen şiddetin kaynaklarından biri olduğunu ortaya koymaktadır. Bu bozukluk ve aksaklık idarenin hizmet kusurunu oluşturmaktadır. Öğretide hizmet kusuru;” idarenin ifa ile mükellef olduğu herhangi bir amme hizmetinin ya kuruluşunda, tanzim ve tertibinde veya teşkilatında, bünyesinde, personelinde yahut işleyişinde-gereken emir, direktif ve talimatın verilmemesi, nezaret, murakabe, teftişin icra olunmaması, hizmete tahsis olunan vasıtaların kıyafetsiz, elverişsiz, kötü olması, icap eden tedbirlerin alınmaması, geç, vakitsiz hareket edilmesi, şeklinde tecelli eden- bir takım aksaklık, aykırılık, bozukluk, intizamsızlık, eksiklik, sakatlık arz etmesidir.”[2] şeklinde tanımlanmaktadır. Danıştay kararlarında da, idarenin kurumdaki hizmetin işleyişi ve sunumunun gerektirdiği her türlü önlemi alması gerektiği, bu yükümlülüğe aykırı davranışın idarenin hizmet kusurunu oluşturacağı kabul edilmiştir. Danıştay 10. Dairesi bir kararında; hastanede yatan bir hastanın, hastanenin güvenliğinin sağlanamaması nedeniyle maruz kaldığı saldırıda “…emniyet ve güvenlik hizmetleri gibi sağlık hizmetleriyle yakından ilgisi bulunan birçok hizmetin gereği gibi yerine getirilmesiözellikle hastanede yataklı tedavi görmekte olan hastaların yangın, deprem, silahlı saldırı gibi her türlü tehdit ve tehlikeye karşı huzur ve güven içinde bulunabilmeleri için gerekli emniyet ve güvenlik tedbirlerinin alınmasıhastane yönetiminin önem arz eden görevlerindendir” gerekçesiyle idarenin hizmet kusurunun bulunduğuna karar vermiştir. Kamu sağlık kuruluşlarında, silahlı ya da silahsız her türlü saldırıyı önleme, güvenliği sağlama konusunda idareye verilen ödev yalnızca hastalarla sınırlı olmayıp hastalara sağlık hizmetini sunan bütün personelin de güvenliğinin sağlanması, hukuka aykırı saldırılara karşı korunması da bu ödevin içinde yer almaktadır. Özel sağlık kurum ve kuruluşları bakımından da bu kuruluşlarda verilen sağlık hizmetinin işleyişinin denetimi idarenin görevidir. Yargı kararlarında denetim görevinin yerine getirilmemesinin de hizmet kusurunu oluşturduğu kabul edilmektedir. Sonuçta hukuksal düzenlemeler ve yargı kararları aynı zamanda hekimlerin bir çalışan olarak güvenli ve sağlıklı çalışma koşullarına sahip olma haklarının sağlanmasının ve denetiminin idarenin ödevi olduğunu, bunun yerine getirilmemesi halinde idarenin oluşan zarardan sorumlu tutulacağını ortaya koymaktadır. b. İşverenin İş Sağlığı ve Güvenliği Önlemlerinin Alınması Açısından Hukuki Sorumluluğu Yukarıda da aktarıldığı gibi sağlık kurum ve kuruluşlarında işveren iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini almak zorundadır. Bu yükümlülüğe aykırı davranış işverenin hukuki sorumluluğunu doğuracaktır. Sağlık kuruluşlarında çalışan hekimlere yönelen saldırılar sonucunda hekimin zarar görmesi halinde özel kuruluşlar yönünden 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu kapsamında iş kazası olarak nitelendirilebilecektir. Çünkü 5510 sayılı Yasa’nın 13. maddesinde “iş kazası işçinin işyerinde bulunduğu sırada… meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özre uğratan olay” şeklinde tanımlanmıştır. Özel sağlık kuruluşlarında 5510 sayılı Yasa gereğince hekimin hasta ya da hasta yakınları tarafından işyerinde saldırıya uğraması nedeniyle meydana gelen zararın Sosyal Güvenlik Kurumu’nca karşılanması gerekmektedir. Kurum tarafından karşılanmayan zararlar için işverenin gözetim borcuna aykırılık nedeniyle sorumluluğuna gidilebilecektir. III- KAMU KURUM VE KURULUŞLARININ, AMİRLERİN VE GÜVENLİK GÖREVLİLERİNİN ÇALIŞMA GÜVENLİĞİNİN SAĞLANMASINDAKİ GÖREVLERİ Sağlık çalışanlarına yönelen saldırılarda güvenlik tanımı, şiddetin önlenmesiyle birlikte saldırıyla karşılaşılması durumunda çalışanlarının korunmasını da kapsamaktadır. a) Özel Güvenlik Birimleri: Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliği hükümlerine göre başhekim ve hastane müdürü kurumun düzenini korumak, gerekli emniyet tedbirlerini almakla görevlidir. Aynı Yönetmeliğin 177. maddesinde
Devamını okuyun...Şiddetle Karşılaşan Hekimin Hukuki Açıdan Yapması Gerekenler
Hekimler, sağlık kuruluşlarında güvenli ve sağlıklı koşullarda çalışma hakkına sahiptir. Hekime sağlık hizmetinden dolayı yöneltilen şiddet ise bu hakkı ihlal etmektedir. Bu hakkın etkin bir biçimde kullanılmasını sağlamak ve gerekli koşulları yaratmak Devlet’in ödevidir. Hekimlere yönelik öldürme, kasten ve bilinçli yaralama, hakaret, hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik tehdit, cebir kapsamındaki suçların soruşturulması şikayete bağlı değildir. Tehdit, hakaret veya fiziksel bir saldırı ile karşı karşıya kalan hekimin sağlık kuruluşu yöneticisine, hastane polisine bilgi vermesi suçun soruşturulması açısından yeterlidir. Ayrıca hekimin şikayetçi olarak yargılamaya katılması zorunlu değildir. Hastane yönetiminin kendisine iletilen şiddet olaylarını ilgili birimlere bildirme yükümlüğü bulunmaktadır. Yine hastane polisi de suç işlendiğine yönelik kendisine yapılan ihbar hakkında adli işlem başlatmakla yükümlüdür. Hastane yönetimi, varsa özel güvenlik veya polisin haberdar olmasına rağmen soruşturmanın yürütülmemesi, saldırgan ya da saldırganlar hakkında işlem yapılmaması halinde her bir görevli yönünden görevin yerine getirilmemesi, kamu görevlileri yönünden ise görevin kötüye kullanılması suçunun oluşması söz konusu olacaktır. Hekim, kendisine yönelik saldırıların faili hakkında başlatılan hukuki sürece dilerse müdahil olabilir. Hekim kendisine yönelen eylemler hakkında Tabip Odalarına bilgi vererek yardım istemelidir. Tabip Odaları kamu kurum ve kuruluşların amirleri, mülki idare amiri, il sağlık müdürlüğü, Cumhuriyet Başsavcılığı ile görüşerek hukuki sürecin başlatılmasını talep edebileceği gibi şikayetçi olarak da hukuki süreci başlatabilir ve müdahil olabilir. Şiddet içeren eylemler nedeniyle hekim uğradığı zararın idareden tazminini saldırganın yanı sıra güvenli ve sağlıklı çalışma koşullarda çalışma hakkını etkili bir biçimde kullandırmayan idareden isteyebilir.
Devamını okuyun...Hekimlere Yönelen Şiddetde Hukuksal Çerçeve ve Yapılabilecekler
Günümüzde sağlık çalışanları için sağlıklı ve güvenli çalışma koşullarının oluşturması acil gereksinim haline gelmiştir. Hekimlerin çalışan olmaktan kaynaklanan haklarının güvence altına alınması ve şiddet olaylarının önlenmesi sürecinde yürütülecek çalışmalara katkı amacıyla konunun hukuksal çerçevesi ve çalışmalara ilişkin önerilerimiz yazımızın konusunu oluşturmaktadır. I. Şiddet hekimlerin sağlıklı ve güvenli koşullarda çalışma hakkını ihlal etmektedir. Hekimlere yönelen şiddet sağlıklı ve güvenli çalışma koşullarına sahip olma hakkını ihlal etmektedir. Oysaki İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 23. maddesi, Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’nin 7. maddesi ve Anayasa’nın 48. maddesi ile hekimlerin sağlıklı ve güvenli çalışma koşullarına sahip olma hakları güvence altına alınmıştır. Avrupa Sosyal Şartı’nın II. bölümünün 3. maddesiyle de devlet tüm çalışanların güvenli ve sağlıklı koşullarda çalışma hakkını etkili bir biçimde kullanabilmesini sağlamakla yükümlü kılınmıştır. Devlet bu ödevini kamu kurum ve kuruluşlarında doğrudan, özel sağlık kuruluşlarında iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine ilişkin politikalar belirleyerek ve gerekli denetimleri yaparak yerine getirmelidir. Devletin bu yükümlülüğe aykırı davranışı ise hizmet kusurunu oluşturacak ve oluşan zarardan devlet sorumlu tutulacaktır. Devlet kamu sağlık kurum ve kuruluşlarında bu ödevini yetkilendirdiği amirler eliyle yürütmektedir. Kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanların sağlıklı ve güvenli çalışma koşullarına sahip olma hakkının korunması başhekimin ve hastane müdürünün görevidir. Çünkü anılan amirlerin hukuksal düzenlemelerden kaynaklanan hastanenin düzenini koruma, gerekli güvenlik önlemlerini alma ödevi bulunmaktadır. Sağlık hizmetlerinin sosyalleştirildiği bölgelerde gerekli önlemleri almak Sağlık ve Sosyal Yardım Müdürü ile Sağlık Bölge Başkanlarının görevidir. Aile hekimliği hizmetinin verildiği bölgelerde hekimin güvenliğinin sağlanması yükümlülüğü mülki idare amiri ile il sağlık müdürlerine aittir. Özel sağlık kurum ve kuruluşlarında gerekli önlemleri almak işverenin sorumluluğu, denetimlerin yapılması ise İl Sağlık Müdürlüklerinin görevidir. Yine kamu huzur ve güvenliğinin, kişi dokunulmazlığının sağlanması ödevi Devlete ait olup bu görev 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu’nun 11. maddesi gereğince Valiye aittir. Vali ildeki tüm genel ve özel kolluk kuvvetlerinin amiri olduğundan güvenlik önlemlerinin alınmasından birinci derecede sorumludur. II. Şiddetle Karşılaşmadan Önce Yapılabilecekler A. İlgili Kişi ve Kurumlarla Bilgilendirme ve Önleyici Tedbirlerin Alınması Amacıyla Görüşmelerin Yapılması Yetkili amirler ile sağlık çalışanlarına yönelik şiddetle ilgili bilgilendirici, sorumlulukları hatırlatıcı ve çalışanların korunmasına yönelik talepleri içeren görüşmeler yapılabilir. Bu görüşmelerde sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin; nedenleri, nasıl ortaya çıktığı, sağlık çalışanlarının yanı sıra sağlık hizmetini olumsuz etkilediği, hastaların tedaviye ulaşma ve sağlık haklarına da saldırı niteliğinde olduğu aktarılabilir. Hekimlere yönelen şiddetin aynı zamanda Türk Ceza Kanunu kapsamında öldürme, yaralama, hakaret, tehdit ve cebir suçlarını oluşturabileceği, bu suçların birçoğunun soruşturulmasının şikayete tabi olmadığı ve hukuki sürece katılım hakkında bilgiler verilebilir. Sağlık çalışanlarının gerek uluslararası düzenlemeler gerekse de Anayasa’da düzenlenen çalışan olmaktan kaynaklı sağlıklı ve güvenli çalışma haklarının bulunduğu hatırlatılabilir ve bunun sağlanması için güvenlik önlemlerinin alınması talep edilebilir. Bu kapsamda Başhekimin Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliği’nin 110. maddesinde yer alan çalışanların güvenliğinin sağlanmasındaki sorumlulukları, kamu sağlık kurum ve kuruluşlarında güvenlik hizmetlerinin ve personelinin denetimindeki görevleri hatırlatılabilir. İdareden çalışanların güvenliğinin sağlanması için güvenlik personeli ve hastane polisine yönelik şiddetle karşılaşılması durumunda yapılabilecekleri içeren bilgilendirme broşürlerinin hazırlanması ve dağıtılması istenebilir. Söz konusu broşürlerde güvenlikten sorumlu personelin olaya müdahalesi, sorumlulukları, yetkisi ve şiddet gerçekleştikten sonra yapması gerekenler alt başlıklarında açıklamaların hazırlanması talep edilebilir. Özel sağlık kurum ve kuruluşlarında ise, sağlık çalışanlarının güvenli ve sağlıklı koşullarda çalışma hakkının gerçekleştirilebilmesi için işverenden gerekli iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınması istenebilir. İşverenin gerekli önlemleri almaması halinde meydana gelecek olumsuz durumların iş kazası olacağı ve hukuki sorumluluğu doğuracağı hatırlatılabilir. İl Sağlık Müdürlüklerinden tüm sağlık çalışanlarının güvenliğinin sağlanması için gerekli önlemlerin alınması, bu konuda denetimlerin yapılması ve sağlık kuruluşları açısından güvenli ve sağlıklı çalışma koşullarının sağlanması için uyulacak temel ölçütlerin taraflarla birlikte belirlenmesi istenebilir. İl mülki idare amirine de ilde kamunun huzurunu ve güvenliğini sağlama görevi kapsamında sağlık çalışanlarının, kurum ve kuruluşların korunması için gerekli tedbirlerin alınması, kamuya yönelik genel olarak şiddetin olumsuz sonuçları ve bu tür eylemlerin suç oluşturacağı, şiddetin kamu görevlisine yönelmesinin ağırlaştırıcı unsur olarak kabul edildiğine ilişkin bilgilendirici çalışmaların yapılması istenebilir. Sağlık kuruluşlarında güvenlik hizmetlerinin özel güvenlik birimleri kurularak ya da özel güvenlik hizmeti satın alınarak sağlandığı gözetilerek mülki idare amirinden 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun çerçevesindeki yetkileri nedeniyle özel güvenlik kurslarının eğitim programlarında, sağlık kurum ve kuruluşlarında karşılaşılabilecek olaylarda yetki ve görevleri açıklayan ders içeriklerinin yer almasının sağlanması yönünde talepte bulunulabilir. Ayrıca Validen güvenlik hizmetlerinin Yasa kapsamında yürütülüp yürütülmediği konusundaki denetim yetkisini kullanması istenebilir. Yine Vali Bakanların ildeki temsilcisi olduğundan hastane polisi olarak görevlendirilen emniyet mensuplarına 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nda düzenlenen görevleri kapsamında şiddetin önlenmesi, şiddetle karşılaşılması halinde yapılması gerekenler, suç oluşturan eylemlerin Cumhuriyet Başsavcılığı’na bildirimi konularında hizmet içi eğitim seminerlerinin verilmesi istenebilir ve söz konusu seminerlerde eğitici olarak katılma isteminde bulunulabilir. B. Şiddet Eylemlerini Gerçekleştirenler Hakkında Başlatılacak Hukuki Süreçte İdarenin Rolünün Hatırlatılması Hekimlere yönelen ve suç oluşturan eylemler, kamu hizmetinin sunumunda aksaklığa, bozukluğa neden olduğundan ve aynı zamanda kamu hizmetinin ifası nedeniyle gerçekleştiğinden hukuken şiddetin hekimin yanı sıra kamuya da yöneldiğinin kabulü gerekmektedir. Çünkü hekime yönelik şiddet doğrudan kamu görevinin yerine getirilmesini engellemekte ve kamu hizmetini, hizmetin sürekliliğini aksatmakta ve sakatlamaktadır. Dolayısıyla hekimlere yönelik saldırılarda kamu menfaatinin de ihlal edildiği ve hekimin şahsi zararının yanında idarenin de zararının ortaya çıktığı bir başka anlatımla idarenin hekimlere yönelen suçlarda mağdur olduğu düşünülmelidir. Bu durumun sonucu olarak idarenin hukuki süreci başlatma ödevi ve açılacak davaya katılma olanağı bulunmaktadır. Bu kapsamda; Yasalarca amir olarak yetkilendirilen kişilerin görevleri kapsamında sağlık hizmetinin düzenli ve etkin işleyişini sağlamak amacıyla saldırganlar konusunda işlem yapmaması durumunda ise bu kişiler yönünden Türk Ceza Kanunu’nun 257. maddesinde düzenlenen görevi kötüye kullanma suçunun oluşacağı ifade edilebilir. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 237. maddesinin yalnızca suçun mağduru olan değil suçtan zarar gören tüzel kişilere de kovuşturma evresinin her aşamasında ve yargılama sırasında hüküm verilinceye kadar şikâyetçi olduklarını bildirerek kamu davasına katılma olanağını sağladığı hatırlatılabilir ve açılacak olan davalara katılınması talep edilebilir. C. Hekimlere Yönelik Bilgilendirme Hekimlerin kendilerine yönelen şiddet eylemleri karşısında hakları ve yapılabileceklerini anlatan broşürler hazırlanabilir, eğitim çalışmaları yapılabilir. Hekimlerin güvenli ve sağlıklı koşullarda çalışma haklarının bulunduğu, hekimlere yönelen saldırıların aynı zamanda Türk Ceza Kanunu kapsamında suç oluşturduğu, birçok suç bakımından soruşturmanın şikayete bağlı olmadığı, idarenin yükümlülükleri ve idareden talep edilebilecekler aktarılabilir. III. ŞİDDETLE KARŞILAŞILMASI DURUMUNDA YAPILABİLECEKLER – Hekimlere yönelen şiddet eylemlerinin, ölüme neden olması halinde bu fiillerin öldürme suçunu oluşturacağı ve suçun şikayete tabi
Devamını okuyun...